Beynimiz bizi yönetir
Neden yemek yeriz? Cevabı basit. Çünkü beynimiz yemeyi emreder. Kural bu. Gerçekten de bu en temel organın önemli ve vazgeçilmez görevleri vardır. Metabolizmayı yönetmek, hücreyi yenileyip onarma görevlerini yerine getirmek için kendisini ve organizmayı beslemek onun önceliğidir. İstekleri hemen ve eksiksiz yerine getirilmelidir.
Hayatımızdaki her gelişmenin ve bedenimizdeki yenilenmenin belirleyici ve kilit organı beyin, her gün, organizmanın bir bütün halinde işlemesini sağlamak için olmazsa olmaz nitelikte bir sürü malzeme sağlamakla yükümlüdür.
Yenilenmeden ne anlıyoruz? Her gün, yerine mutlaka yenileri konması gereken milyarlarca hücre kaybederiz. Ayrıca yeni hormon, enzim ve beden ısımızın 37 derecede sabit tutacak yeni enerji üretmek zorundayız. Bütün bu koşullar birlikte gerçekleşmediği takdirde organizmanın çalışması da imkânsız hale gelir. Çünkü sayısız kimyasal dönüşümü sağlayacak çok sayıda olağanüstü özbesin bu karmaşık ve hayati süreç sonunda elde edilir.
Bedenimiz yakıt talebine başladığında dayanılmaz açlık hissederiz. Bu, haklı ve meşru bir istektir. Kitapta, bu meşru isteğin nasıl ve ne zaman yatıştırılacağım göreceğiz. Mutlaka karşılanması gereken ihtiyaçlarımız olduğunu beynimiz empoze eder ve organizmanın temel ihtiyaçlarının karşılanması talebini açlık hissine dönüştüren de yine odur.
-------- Sponsorlu --------
Maalesef, çekici bir besin (şekerli bir baştan çıkarıcı) gördüğümüzde göz zevkimiz beynin komutlarını daha da ileri taşır. Dahası, depresif ya da tam tersi neşeli bir ruh halinde olabiliriz ve her ikisi de karşılanması gereken bir eksiklik duygusu yaratabilir. Böyle durumlarda beynin doğal komutları ile kimi besin ya da içeceklerle ilgili psikosomatik yoksunluk duygusundan doğan tatmin arzusu iç içe geçer.
Beslenmek zorunda olmak, başka bazı değişkenlerin neden olduğu düzensiz, heyecan ya da etkilenmeye dayalı duygulanımlardan doğan daha az meşru isteklerin harekete geçmesine de neden olabilir. Neyse ki, bunları düzenlemek, hale yola koymak mümkündür.
Beynimiz alışık olmadığı bir beslenme biçimi tarafından baştan çıkarılmaya pek meyillidir. Farklı tat ve kokular, çekici ürünlerin ardına gizlenmiş sinsi karışımlar aklını karıştırabilir, göz oburluğunun cazip kıldığı ve haklı hiçbir nedene dayanmayan kışkırtmalar iştah üzerindeki kontrolünü kaybedip yoldan çıkarabilir. Ama, aracımızı olağanüstü bir sağduyuyla yönetebilecek organ da yine beyindir. Çünkü işlevlerini yolundan sapmadan sürdürebilmek için gerekli besinlerin neler olduğunu bilen, onlarla ilgili komutları veren, bu konuda gerekli hassasiyet ve dikkati gösteren de yine odur.